jump to navigation

Semih’i de yitirdik… 20 février 2008

Posted by Acturca in Academic / Académique, France, Turkey / Turquie.
Tags: , , , , , , , ,
trackback

Cumhuriyet (Türkiye) 17.02.2008

Uğur Hüküm, Paris

Semih Vaner ‘i 12 Şubat, geçen salı akşamüzeri yitirdik. Hepimizin, tüm dost ve yakınlarının başı sağ olsun. Yeri doldurulamaz bilim adamlarımızdan, ‘eş’ i bulunamaz nadir insanlarımızdan, arkadaşlarımızdan biriydi. Bu ‘eşsizlik’ laf olsun diye sarf edilmiş bir sözcük değil. O son derece tutucu Fransız idari ve akademik dişlilerinin arasından sıyrılıp, Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü ve Fransız Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS) gibi bir kuruma girmek, başlı başına devasa bir hendeği atlamak olduğu gibi, bir Türk olarak kendini kabul ettirmek, uçurum aşmak gibi bir süreç. Hem de ruhunu, onurunu, aydın dürüstlüğünü kaybetmeden…

Matem yazısı yazmak her zaman çok acı. Her türlü yazıdan daha ağır ve yorucu. Ancak birilerinin bu gölgedeki büyük insanlara asgari vefayı göstermesi, onlardan kalan izleri vurgulaması bir boyun borcu, asgari şükran ifadesi. Berlin Festivali’nde Fatih Akın ‘la boy gösteren, ‘yeni keşif, transparan göçmen kızımız’ (!) ile anında tanışırsınız, ama eserleri asırlar boyu Türkiye’yi tanıtacak bir göçmen bilim insanı Semih Vaner şu fani dünyadan göçer gider de, o boyalı basın, hakkında tek kelime etmez. Aslında Semih’i belki bir kısmınız Türk basınındaki bir iki yazısından veya « Unutkan Tarih (Sovyet Sonrası Türk Dilli Alan) », « Türk-Yunan Uyuşmazlığı » (Metis Yayınları) gibi Türkçeye de çevrilmiş çalışmalarından tanıyabilirsiniz. Semih’in eseri elbette ki bunun çok ötesinde.

26 Temmuz 1945 İstanbul doğumlu Semih, Saint-Benoit Lisesi’ni bitirdikten sonra Lozan’da Siyasal Bilgiler okudu. Doktorasını Paris Sorbonne Üniversitesi’nde tamamladı. Devrinin bütün idealist solcu gençleri gibi heyecanla ülkesine göreve koştu. İstanbul Üniversitesi’ne girdi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin kuruluşunda yer aldı. Karanlık 12 Eylül tünelinden çıkışı 1981-82 yıllarında Paris’te buldu. Zorlu bir süreçten sonra Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü ve CNRS bünyesinde kurulu CERI / Uluslararası Araştırma ve İncelemeler Merkezi’nde öğretim görevlisi ve araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Keskin zekâsı, eleştirel bakışı, bilimsel titizliği, zengin mizah özelliği ona seçkin bir konum kazandırdı. Bugün de Türkiye’nin gündeminde olan demokratikleşme, AB ilişkileri, Türk-Yunan-Kıbrıs sorunu, Ermeni tartışması, Kürt ve benzeri çok etni ve kültürlülük sorunları gibi konularda yazdı, araştırdı, ulusal ve uluslararası arenalarda, Türkiye’nin, Türk toplumunun, insanının uzun vadeli yararları doğrultusunda mücadele etti. Yorulmaksızın her sorulana cevap, her davete icabet etti, binlerce genç öğrenci yetiştirdi, eğitti.

1984’te « Fransız Doğu Akdeniz ve Türk-İran Dünyası Araştırmaları Derneği / AFEMOTI » bünyesinde çıkarttığı bilimsel CEMOTI dergisi, alanında bir ilkti. 10 kişisel ve kolektif araştırma kitabı, çok sayıda bilimsel makale ve katkısı olan Semih Vaner, Le Monde, Le Figaro ve Libération başta olmak üzere tüm Fransız basın-yayınında çıkan yazı ve konuşmalarıyla Türkiye konusunda ölçüt isimdi. Dünyada, Fransa’da Türkiye için düzenlenen sayısız eylem ve toplantıda ülkesinin gerçek, dürüst bir aydını olarak yer almış, AB ve Fransız yöneticileri tutarsız politikalarından ötürü şiddetle eleştirmiş ve katıksız bir insan hakları savunucusu olmuştu. Kendini yalnızca bugün 19 yaşında olan oğlu ve akademik ve siyasi mücadelesine hasreden bu parlak bilim insanı sürekli yeni projeler üretmiş, sayısız kolektif çabanın başını çekmişti. 35 yıldır Fransa’da yaşayan biri olarak sizlere acımızın derinliği ve kaybımızın büyüklüğünü nasıl anlatmalıyız, bilemiyoruz. Fransız kamuoyunun cahilliğine, başta Fransız sağcı ve milliyetçi politikacıların çalışmaları olmak üzere radikal Ermeni çevrelerin baltalayıcı faaliyetleri, Türk makamlarının beceriksiz, silik tavır ve tepkileri ve de elbette ki Türkiye’deki içler acısı siyasi gelişmeler eklenince cevaplanacak yoğun soru ve sorunların sorumluluğu kısmen de olsa iki elin parmak sayısını geçmeyen Fransa’da yaşayan Türk ve Türkiye kökenli aydına düştü. Bu aydınlarımızın başında Semih’in de « En Büyüğümüz » olarak nitelediği, 19 Temmuz 2005’te 63 yaşında aramızdan ayrılan bilge insan, Stefan Yerasimos geliyordu. Semih Vaner geçen yıl, ansiklopedik referans gibi kalacak, çok sayıda uzmanın katkılarıyla hazırladığı « La Turquie / Türkiye » başlıklı bir kitabını ona ithaf etmişti. Şimdi de öteki « En Büyüğümüz » bizi öksüz-yetim bıraktı.

Son konuşmalarımızdan birinde şöyle demişti, «  Nicolas Sarkozy dünya için Recep Tayyip Erdoğan’ dan daha büyük bir tehlikedir. İkincisi kendi düştüğü yeri yakar, ilki Avrupa’yı, yani dünyanın aydınlık yüzünü…« 

Commentaires»

1. Levent - 21 février 2008

Hocam biraktin gittin bizi bu cakallarla. Kavgalarini verirken neredeydi bu dostlar, sahsi muhteremler. Yoklugun her gun daha fazla koyuyor be… Dun fenerin maci vardi. Izlesen sen de begenirdin feneri. Fena oynamadilar. Soyle viskimizle, fistigimizla, oturup izleseydik be hocam, genelde yaptigimiz gibi. Sonra sen deseydin bana « yeni seyler soylemek albayim, yeni seyler »… Ah hocam ah erken gittin be. Anasini satayim ben boyle isin… Levent


Votre commentaire

Entrez vos coordonnées ci-dessous ou cliquez sur une icône pour vous connecter:

Logo WordPress.com

Vous commentez à l’aide de votre compte WordPress.com. Déconnexion /  Changer )

Image Twitter

Vous commentez à l’aide de votre compte Twitter. Déconnexion /  Changer )

Photo Facebook

Vous commentez à l’aide de votre compte Facebook. Déconnexion /  Changer )

Connexion à %s

%d blogueurs aiment cette page :